aslında dün yazacaktım bakalım dün o anda hissettiklerimi şu anda cümlelere çevirebilecek miyim
iki sevdiğim ustanın, daha doğrusu birinin diğerine yazdığı dizelerle başlayayım...
"yeşil ipek gömleğinin yakası
büyük zamana düşer.
herşeyin fazlası zararlıdır ya,
fazla şiirden öldü edip cansever."
C.S.
hayatı hep onlar gibi görmek istedim ben; en azından bir başka sevdiğim ve yıllarca Ankara'yı solumuş büyük üstad Özdemir Asaf gibi, hepsi hepsi büyük usta...
ani verilmiş bir karar, Ankara yine ayaza büründü, aşıkları tir titretiyor... Bizde sevgili'mle yapabileceğimiz en güzel şeyi yaptık; ankaranın ayazından firar ederek sinemaya kaçtık...
filmin ismi cismi pek önemli değil ama bir söz gerçekten büyüledi beni:
" ...devlete yeterince hizmet ettin oğlum, senin devletin ailen; gel hadi...."
insanların başka şeyler için ailesini kırmasının üzmesinin gereksizliğini gösteren harika bir replikti...
aileden kastım; bizlerin kuracağı aileler tabii ki; yoksa annemize babamıza her daim isyankarız; böyle mi olmak zorunda hayır değil ama bizim eşimizi anlamamızla; ilerde çocuğumuzu anlamamız arasında; yer ile gök arasındaki kadar fark var...
filmden sonra otobüslerdeki hep hüzünlü vedamız ama ilginç bir olay geldi başıma...
bir baba iki oğul....
küçük çocuk;
-baba keşke taksiyle gitseydik; çok trafik var
-paramız yok oğlum
-baba kaç lira veriyorsun şimdi buraya?
-4.5 lira oğlum
-takside 10 lira tutar
-bir şeyi bilmiyorsunuz en az 20 lira tutar.
ankaranın neresinden taksiye binerseniz binin, 20 25 lira tutar zaten hep. neyse.
çocuk güler. abisi de onu eşlik eder.
bu muhabbetler hep tanıdık geldi bana bizde sevgilimle böyle kelamlar ederiz hep :)
aradan 5 dkka geçti.
telefon çaldı.
büyük çocuk;
-efendi anneciğim
-......
-babama gi gi gidiyoruz (!)
-.....
-bugünde be be bende kalın dedi.
-....
-tamam anne.
baba;
-noldu oğlum.
-annem eşyalarınızı alın gelin diyor.
-yok bende kalırsınız bugünde.
-an annem öyle dedi.
sessizlik çöktü. ama sanki tüm otobüse çöktü. benim yüreğime çöktü o anda. o sessizlikte durdum hayal ettim onlar şu anda ne düşünüyor... sizce ne düşünüyorlar?
o çocuklar bunları belki hiç hak etmedi, tabii ki bi taraf haklı; ama haklı yada haksız diye ayıramayacağımız iki çocuk
peki neden?
bi kadın mı?
başka bir uğraş mı?
yoksa düşünce farklılığımı?
yoksa sadece kader mi?
film de ne diyordu tekrar hatırlayalım....
" ...devlete yeterince hizmet ettin oğlum, senin devletin ailen; gel hadi...."
hiç birşey o çocukların aklından benim ve sizlerin tahmin ettiği şeyleri geçirmeye değmez değmeyecek...
ankara bir gün daha bana bunları düşündürdü
sizlerde düşünün ne geçecek içinizden
düşünün o ama büyük usta edip cansever'in şu dizesinide hatırlayın...
"ne gelir elimizden insan olmaktan başka..."
özellikle canım sevgilim'e ve size bir not :
"uyanınca çocuk olmak dileğiyle..."
***cümlelerime cümle katan: sevgili'm