uzun uzun yazasım var:
sabah trafiğini, arabaların arasından kıvrılmak suretiyle geçme becerisi kazanmış ilköğretim öğrencilerini, ağzına kadar dolu otobüsleri, yürümenin güzelliğini, sokakları, anakara'nın sonbahara özgü sabah ayazını, simit-çay ikilisini, özlenen arkadaşları, bir yandan esneyip bir yandan çalan şarkıya eşlik etmenin hoşnutluğunu, canından çok sevdiğin adamı telefonla da olsa uyandırmanın sevincini bir yandan da hüznünü, bugün nasıl bitecek ki derken zevk alınan dersleri, sek kahveyi, akşam saat 6'dan 7'ye doğru geçen zamanı, dolmuşa binen sarhoşu ve aynı dolmuştaki üç çocuklu aileyi, yolda kavga eden taksi şoförünü, lokumlu bisküviyi, sabırsızlıkları...
cümlelerce yazasım var.
saat henüz uyku vakti değil gibi, ama rüyalar görmek için sabırsızlanıyor bu bünye; gözlerimin kapanışından, başımın ağrımasından belli. bazen rüyalarımın gerçek olmasını o kadar çok istiyorum ki tıpkı; O'nla beraber uyuyup, O'ndan evvel uyanıp da uzun uzun O'nu izlemek istediğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder