Haziran 23, 2015

şiir, türkü, arkadaş, ağlamak üzerine.

"çok arkadaş kaybetmişim,
dalgınlardayım"

ne sanıyorum ki; kuru boyalar, pastel boyalar yada sulu boyalar bana getirecek mi ki arkadaşlarımı?ya da uçurtma uçurunca benim gökyüzümde mi olacak özlediklerim? kardeşim arkadaşı eren ile o yokuşun bittiği yolda uçururdu uçurtmasını da bana vermezdi hiç. mesela biz neden hiç abla-kardeş olamadık? aramızda resmi bir ilişki süregeldi, süregidiyor. olmuyor.

şimdilerde hayallerimin kırıldığını çok yoğun hissediyorum. kendimi anlatabilsem ah. değişim var ruhumda, içimde, sağımda, kalbimde, ötemde, berimde. öyle bir değişim ki daha çok sarılasım var sulu boyalara. halbuki resim konusunda kabiliyetim de yok. ortaokulda ahmet öğretmenimin verdiği resim kursunun sonunda bir yağlı boya tablom oldu. kıymetlidir. çocukluğumdur.

birileri hayatınızdan çıkıyor, siz kabuğunuza giriyorsunuz. süreç hep mi bu? ben çok sıkılmışım düşüncesiz insanlardan. çok yorulmuşum. kabuğumu kırma konusunda cesaretlendirenler, sizin yüzünüzden kinci oldum. kendi kendime ağlar oldum.
kimsenin kırılan kalplerin hesabını soracağı da yok. ağzına sıçtığımın dünyası. 

bir şiir ağlatır mı insanı? bu da soru mu? 
ne çok şiir ağlattı sek kahveyi, ne de çok şiir ağlatacak değil mi özlediklerim, özleyeceklerim?

"yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye
içerde üç beş kişi
yalnızlık üç beş kişi
bir kadeh rakı söylerim kendime
bir kadeh rakı daha söylerim kendime
-söyle be! ne zamandır burda bu gemi
-denizin değil hüznün üstünde.
belki yarın gidecek
bir anı gelecek bir başka anının yerine.
insan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine."
E.Cansever




Haziran 05, 2015

şiirli televizyon

özlemek hiç bitmeyecek.
bitemeyecek.
e o vakit televizyonlarda şiir oynatsınlar hep.