Aralık 30, 2012

2013'e

"kavuşmak" diliyorum: bir ömür sarılmak ve öyle uyuyabilmek.

ve kimsenin hayallerini eksiltmesin gelecek günler. 
güzel yıllar olsun.

Aralık 25, 2012

psikolog4

"otomatik olumsuz düşünce"

23

"...
 ilaç milaç bok püsür
 şuramda bir şeyler var
 sahiden bir şeyler var
 haykırmadan anlatamam."
                            T.Uyar

yaslarım başımı dizelere.uyuyamam.

Aralık 24, 2012

soru

kız çocuğunun babasını sevdiği kadar babası da kız çocuğunu sevebilir mi? ve o baba, kızının sevgisinin büyüklüğüne erişemediğini her hissettirdiğinde kızına; kız çocuğunun öfkesinin ve hayal kırıklığının ayrı bir dünya olarak büyüdüğünü görebilir mi?

Aralık 22, 2012

merak

karşıdaki insan en yakının olsa dahi ne anlatmak istediğini merak etmelisin. evet, belki o sözcükleri bin kere duydun.olabilir. yine ilk tanıştığın gibi ne demek istediğini kafanda kurmalısın. onun diyeceklerine karşı bir muhabbet geliştire bilmelisin içinde. yine gözlerine bakamamalı, yine heyecanlanmalısın. dinlediğin şarkılardan bahsedebilmelisin, okuduğun kitaplardan konuşabilmelisin. görüşlerin uymasa bile deniz kenarında bir cigara içimlik cümlelerde uzlaşabilmeyi hayal ederek gülümsemelisin. 

insanlar merak ederek yaptı kayıkları, yazılar yazdı, yollara düştü.
bunu bile bile kaybetmemelisin "merak"ını. 

Aralık 20, 2012

çocuklar

öylesine dikkatli ve öylesine anlamlı bakıyorlar ki çocuklar. ve sevilmeyi, dinlenmeyi o kadar çok istiyorlar ki. tabi ki sarılmak. sarılmanın hakkını en çok onlar veriyorlar bence.

basketbol antrenörlüğü yaptığım zamanlarda üşüyen elimi ısıtan 6 yaşında bir öğrencim vardı. çünkü bir gün önce antrenmanda onun elleri üşümüştü, ben o küçücük elleri avcuma alıp ısıtmıştım, ertesi gün benim ellerimin üşüdüğü fark etmiş olacak ki o küçücük elleriyle benim bir elimi avuçlarıyla sarmalamaya çalışmıştı. içine bir şeyler yazmam için defterinden 5-10 sayfa koparıp da bana getiren bir oğlum vardı sonra. konuşmuştuk biraz onla, kardeşini anlatmıştı bana. yeni doğmuş ona ağbeylik yapacakmış bizimki. hatırlıyorum o defter sayfalarını bir kenarda vermişti bana utana sıkıla, sonra hemen koşarak antrenmanına katılmıştı. 8 yaşında, kocaman kalpli bir ağbey.
unutmuyorlar hiç bir şeyi çocuklar. iki kelam edilecekse eğer karşıdaki çocuk olmalı mutlaka. sevmek konusunda sınırları yok ki. sözcükleri öyle güzel seçiyorlar ki.

geçen hafta 6. sınıflarıma dersim vardı dershanede. teneffüs oldu, öğretmenler odasında kimse yok, ben de camdan atatürk bulvarı'nı izliyorum. insanlar koşturuyor, cigara içiyor, para çekiyor, sarılıyor, küfrediyor, simitçiler ykm'nin güvenpark'a bakan tarafındalar daha çok. binada olmam uğultuyu kesiyor ama biliyorum işte anakara'yı ben. dalmışım işte, arkamdan deniz berkay gelmiş, bir elinde patates-ekmek diğer eliyle pıt pıt bana dokunuyor, öğretmenim bende bakayım mı diyor  camdan, geleyim mi? gel tabi dedim. diyor ki ne güzelmiş manzarası burası öğretmenim. atatürk bulvarı işte dedim, her gün yürüyoruz ya. evet ama yürürken böyle değil yukarıdan daha güzelmiş. sonra başladı anlatmaya, biliyor musunuz belki annemin tayini çıkacak ankara'dan gidecek. sen ne yapacaksın dedim, gidecek misin? hayır dedi. sustu. sanırım babasıyla kalacak, söylemedi orayı, ben biliyordum ayrı olduklarını annesi ile babasının. konuştuk. konuşurken patates-ekmeği yarılayamadı bile, eli de ketçap oldu. 6 dakikaya o kadar çok sığdırdı ki. yemeyin şu patates- ekmeği çok dedim. zil çaldı. öğretmenim ben gidiyorum dedi. koş koş dedim, görüşürüz derste.
derse girdim.
biraz konuştuk hepsiyle. içimden 40 dakikaya ne kadar çok şey sığdırıyoruz derken, nehir dedi ki, öğretmenim sizin sözlünüz uzakta ya çok özlüyorsunuz değil mi? dedi. evet dedim. özlüyorum.
zor be öğretmenim dedi. "inşallah çabuk kavuşursunuz" benzeri bir şey söyledi. bir çocuğun duasını almıştım, dileğini işitmiştim. sevindim. çok sevindim.
haydi dedim, soru çözelim biraz. ondalık sayılarla ilgili sorularım var size. önlüğüm cebinden çıkardım her birinin ismi yazan kura kağıtlarımı. kimin adı çıkarsa o yapsın mı soruyu?

ne güzel sarılıyorsunuz bana.

Aralık 11, 2012

psikolog3

"kendini o an yaptığın şeye bırakmayı dener misin?" dedi.
ve ekledi:
"yaptıkların, yapacakların için birkaç adım sonrasını tahmin etmekten biraz da olsa kendini alıkoyabilir misin?"

söz veremem, ama çabalarım dedim.

(o ara aklımdan yıllar evvel okuduğum kitap geçti: "ölü ozanlar derneği" ne de etkilenmiştim. -anı yaşa- mesajı verip dururdu cümleler dolusu. uygulardım da kısmen hayatımda. bugün bakıyorum da kendime, "şu anım"dan mutluluk duymak için söz veremiyorum. büyüdüm, evet.)

uykulu rakı

tüm dünyaya haklı olduğumu anlatabildiğim yegane aktivite uyku.
isyan gibi.
sus gibi.
üzüldüğüm anları geçiriyor bu ara uykular. çok acayip, üzüntü üstüne uyuduğumda gördüğüm rüyaları daha çok hatırlıyorum. hoşuma gidiyor. mesela bu rüyamda başka başka başkentlerde deliler gibi rakı içtiğimi gördüm, sarhoş olmuyordum. anlatıyordum masamda kim varsa içimden geldiğince. kimse beni suçlamıyordu ben kimseyi suçlamıyordum. o başkentlerin en salaş meyhanelerinde rakı içiyorduk işte. bu kadar.

Aralık 09, 2012

biliyor musun?

I
"şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem,
daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i
bir de Fethi Naci'yi, ve elbet Mustafa Kemal'i.
ankara ankara

bir kent değil burası, bir acenta dizisi,
bir işhanı, bir umumi mümessilik belki,
büyük mağazalar, bahçeliğe özenen süpermarketler
tutulmamak üzere verilmiş bir söz gibi.
...
..."

II
ankara ankara
ey iyi kalpli üvey ana!

fotoğraf: kahvenin seki makbuldür













IV
"...
 ...
 -şair arkadaş,
  bir derdin mi var
  bir şeyler çıkarmak mı istiyorsun derdinden
  ankara'ya gelmelisin."


(oteller hanlar hamamlar için sürekli şiir-C.S.)

Aralık 06, 2012

bir önceki

"ah yağmur dönerken kara...
ankara..."

sabah bembeyazdın ya anakara sen, elimde olsa sana hediye alırdım; sürpriz yapar, şaşırtırdım seni. belki beni bir gün bile olsa rahat bırakırdın kendimle: böylelikle her gün bir önceki günümü özleyerek kurtuluş'tan kızılay'a yürümezdim sabahları. hele akşamları, kızılay'dan sıhhıye'ye inerken, aklıma çocukluk hayallerim gelince ne uçsuz bucaksız hayallermiş onlar demezdim.

"şarkılar var falımda
hepsi sana ankara..."

Aralık 05, 2012

21

bugün aklıma, durduk yere, hiç yoktan düştü müzeyyen senar. 
mırıldandım durdum sonra, ah dedim "kimseye etmem şikayet".