Ekim 06, 2011

makalelerin içinde fotoğraflar olsa ya

evet, nihayet okulun fotoğrafçılık kulübündeki insanlarla bugün tanışmış bulunmaktayım. 1,5 ay evvel kulübün başkanı ile mail yoluyla yazışmaya başlayıp bugün itibariyle kanlı-canlı görebildim onu. hatta onları :) 3 yıldır var olan bir toplulukmuş, geçen sene kurucuları mezun olunca üç tane hukuk fakültesi öğrencisi bu işi devralmış, yazışmalar, danışman hoca bulmak... gibi prosedürlerin altında kalkmak için çabalamış bizim hatunlar, büyük çoğunlukla üstesinden gelmişler bu işlerin ve bugün de yapılacaklar hakkında bilgi verdiler. bir sürü fotoğraf çekebilme şansım olacak, şahane olacak. hatta  nisan ayı gibi doğu karadeniz turu var ufukta, tadından yenmez. altlarında adım yazan; yeşili çok, yağmuru neşeli fotoğraflar biriktirmek gibi hayaller kurdum bile :)
tabi bunun dışında okumam gereken makaleler var. keşke tam anlamıyla anlayabilsem, daha çok büyülenebilirdim. sahi ben ne vakit cümle cümle anlayabileceğim şu ingilizce denen meretli yazıları ? mesela bugün ki makale, 2 ile 4 aylık bebekler üzerindeki bir çalışmadan bahsediyor. onların görsel algı karmaşasından. biraz türkçe kaynaklara bakındım. çok güzel, çok acayip bilgiler buldum, delicesine etkilendim. diyor ki:

"karışık ve  düzgün yüz şekillerine 1 aylık bebekler aynı sürede bakmışlar, 2 aylık olduklarında  yüz özellikleriyle ilgilenmeye başlıyorlar, 3 aylık olduklarında ise direk yüz ile ilgileniyorlar. ve onlara annelerinin fotoğrafları ve başka kadınların fotoğrafları gösterildiğinde annelerinin fotoğraflarına bakmayı tercih ediyorlar."

bir düşünelim, insanlar dünyanın bir yerlerinde "gelişim" ile ilgileniyorlar ve o kadar enterasan şeyleri somutlaştırıyorlar ki. imreniyorum. kıskanıyorum. bir yanda şanslıyım, okuyup, uzağında kalmıyorum bu tür haberlerin. fakat cümle cümle anlayamıyorum işte makaleleri. illet oluyorum. ah diyorum, bir sabah uyandığımda ingilizcem tavan yapmış olsa. ya da yatağımın yanında iki bilet olsa, şöyle ingilizce konuşulan memleketlere doğru :) irlanda, ingiltere, avustralya ya da yeni zelanda  hiçte fena olmazdı hani.
acaba bilimse makalelerin içeriklerini mi değiştirseler ağabeyler, ablalar: fotoğrafı bol, teoriği az olsalar mesela :)
gecenin ilerleyen saatine mi versem şu ruh halimi, yarım yamalak anladığım makaleye mi yoksa fotoğrafçılık topluluğuma mı? bilemedim.
yine mi güzeliz, yine mi çiçek? derim, dinlerim ve uyurum :)

Hiç yorum yok: