sahip olunan şanslar çeşit çeşittir yeryüzünde. ve bu şanslardan bir tanesi de insanın sevdiği işi yapabilmesidir. her şeyiyle içine sinen, onu mutlu eden; belki çocukluk hayali belki alışkanlıktan ziyade tutkuya dönüşen bir iş sözünü ettiğim.
kıbrıs'a gitmiştim geçen sene, gökçün'ün yanına. ehe, okullarındaki şenliklere denk geldi gittiğim vakit. akşamlardan bir mayıs akşamı, MFÖ konseri vardı. bağıra çağıra şarkılarına eşlik ederken, aklımdan geçti bir an ne kadar şanslı bu adamlar diye. öyle samimiydiler ki ve öyle mutlu ve bir o kadar da enerjik, sahnede aralıksız 2 saat kaldılar. o kadar belliydi ki, tutkuyla bağlıydılar gitarlarına. zaten öyle olmasa şu cümleleri hiç bilemezdik biz:
"biliniyor şarkıların sırası bizde
biliniyor hayat bizden razıdır
otların sarardığı yerlerde güneş
kurşunun değdiği yerde heves kalmıştır.
biliniyor hayat bizden razıdır
otların sarardığı yerlerde güneş
kurşunun değdiği yerde heves kalmıştır.
..."
ve o güzelim sesi duyamaz, ve bu canım şarkıya eşlik edemezdik.
gecelerden bir ağustos gecesi, aklımda bir soru: insan kendi şansını yaratabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder