ben ilkokulda olmalıyım, ilkokul 4 bilemedin 5. dayımla teyzem beraber kalıyorlar o vakitler, cebeci'de. abla- kardeş gençler henüz. o zamanın popüler şarkıcılarının kasetleri var, bir de dayım almış sony müzik setini; kumandası falan var, nasıl imreniyoruz biz kardeşimle. içimizden deli gibi kurcalamak geliyor. cd'ler lükse kaçıyor o ara şehrimde, ama müzik setinde cd yeri bile var. kumandaya bir basıyorsun açılıyor, bir basıyorsun kapanıyor hem de tınısı güzel bir sesle. o ara "Yaşar" diye bir şarkıcının varlığını keşfediyorum, daha çok dayımın dinlediğini düşündüğüm "divane" adlı kasetle. "kumralım" diye bir şarkı var hele ki, yaz şarkısı olmuş ve öyle sanıyorum ki gitar çalanların bu şarkıyı söylemeleri onları daha bir havalı kılıyor o dönemde. şarkı zihnimde bir yerlerde hep duruyor, ben farkında değilim sanırım. çünkü lise yıllarında şarkıyı tekrardan duyunca, tanıdık diyorum bir de içleniyorum şarkıya anlamsız bir şekilde. içimde bir deniz özlemi peydah oluyor, sonrası, yaşar'ı çok seviyorum. tüm kasetlerini ediniyorum zamanla. bir de tek tek şarkıların altlarındaki notları okuyorum. derken Cemal Süreya'yı keşfediyorum, şarkıların birinin altına iliştirmiş Yaşar:
"kuşlar toplanmış göçüyorlar, keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
sonra Cemal Süreya'ya merak salıyorum, bir arkadaşım bir şiir kitabını getiriyor okuyuver diye, biz lise 1'deyiz. "Önce öp, sonra doğur beni" nin tüm şiirlerini okuyorum. artık ben de Cemal Süreya'yı tanır gibi oldum diye seviniyorum. sonradan daha net anlayabiliyorum: kuşları, denizi, kadınları, aşkı sever imiş, sonra Cemal Süreya'yı hiç bırakmıyorum.
NOT: Yaşar'ın kasetleri halen durur çekmecemde, ama iki tanesini arabanın torpidosuna koymuştum hem de arabayı kardeşimle bana tahsis ettiklerinin ikinci günü:) bir adet "divane" ve bir adet "esirinim" kaseti, arz ederim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder