günlerdir çektiğim fotoğrafları ayıklamak ve düzenlemek ile uğraşıyorum. makinemi aldım alalı ve az buçuk bilinç kazanarak çektiğim fotoğraflarım bu bahsi geçenler. seçtiklerimi, şehir şehir ve tarih tarih dosyaladım. düzenledikçe onlara numaralar veriyorum. onlarla yeteri kadar ilgilendikten sonra, hepsinin birer ismi de olacak numaralarının dışında. ve ayrıca hepsine birer de küçük hikaye eklemek gibi bir niyetim var. aslında bu ortaklaşa alınan fikir; ben fotoğraflar çekeceğim, sevdiceğimde onlara hikayeler yazacak. geçen sene bu vakitlerden 3-5 ay önce konuşmuştuk bunu. çektiğim sokaklara, yüzlere, kayıklara, çocuklara... nasıl yağmurlar, ne kadar uzun yollar yakıştıracağını delicesine merak ediyorum doğrusu. imece usulu sanat icra edebilir miyiz acaba ? ;)
çektiğim fotoğraflarla haşır neşir olurken, çekeceğim fotoğrafların merakına düşüyorum bir yandan da. nerelerde oluruz, hangi rüzgarları görürüz, hangi şarkılar çalar gemilerden diye düşünüp duruyorum. hayaller kuruyorum dört yanı denizlerle kaplı. hayallerimin içine yaşam gerçeklerini katmıyorum o vakit alabora olmaktan korkuyorum, bakınız:
öte yandan ingilizce çalışmam gerek, dil puanım yükselmezse yakın zamanlarda kimse beni almaz üniversitesine akademisyen diye. hali hazırdaki puanımla bir adet yüksek lisans öğrencisi olmayı başardım evet, ama dahası için çalışmak lazım. koşa koşa para yatırmalı bir de sınav için aman, abonesi olduk zaten ösym'nin. aslında kombine vermeliler ben gibilerine. ya da 'paso' göstersek. 'paso' da paralı ehe :) öğrenci olununca 'paso' alınabiliyor ayrıca öğretmenler de 'paso' alabiliyor, yahu ben ne şanslıyım(!): öğrenciliğin yanında bir de matematik öğretmeni sıfatım var, fakat öğretmenken paso edinebilmek için atanabilmek, çekmecemde duran diplomanın beni bir ilköğretim okulunda çocukların arasına sokabilmesi gerekiyor. lakin ülkemizde bizlere mesleğini yaptıran yegane şey kpss'dir kesinlikle mezun olmak ve bir diploma sahibi olmak değildir.
yapmak istediklerimize ulaşmak için yollara düşüyoruz ama hep istemediğimiz duraklarla indiriyorlar bizleri. bir de zorla aldırdıkları 'paso' ları soruyorlar her ulaşım aracına bindiğimizde. çoğu kez korkuyorum, ya o çok sevdiğim kayıkları düşünürken dahi 'paso' sorarlarsa diye...
NOT: anakara'lı bilir, eğer otobüse bineceksen iki sıfatla binersin: ya "tam" ya da " indirimli".
tarife şudur: tam: 2 lira, indirimli: 1.25'dir. indirimli olabilmek için parasını bastırırsın alırsın 'paso' nu. ve artık sen seçilmişsindir. bir yıl boyunca tepe tepe kullan indirimli sıfatını. bir nevi alttan alttan bizlere diretilen binlerce şeyden sadece bir tanesinin vücut bulmuş halidir 'paso'.
nasıl buraya bağladım yolları? bilemedim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder