çok kahve az da çay içtim. herkes uyuyordu ben ödev yaptım, sabah okul var ve uyusaydım uyanmama üç buçuk saat olacaktı. olamadı.
özledim. çok özledim. anakara'da geçen günlerde konuştuklarımızı, yazdıklarımızı anımsadım. tuttuğum günlüklere bakmıştım cuma günü. üzülmüşüm çok üzülmüşüm ve dönmüşüm beni üzenlerden acıyan yerlerime merhem olmalarını ummuşum. işin ilginç yanı bana merhem yine onlar olmuş.
çalışma masamda bir sinek geziyor şimdi.
isterdim ki şu saat kaç olursa olsun uyumayalım, oturalım konuşalım: olmayanlardan, özlemlerden, hayal kırıklıklarından. konuşalım, konuşalım ki tükensin kalbi acıtan şeyler. sonra hayal kurmaya gelsin sıra...
ben bunları yazarken "Jehan Barbur-Naz Barı" çalıyordu usuldan. sinek etrafımda uçuyordu. herkes uyuyordu. bugün cunda'dan Umay'a aldığımız kedi figürü bana bakıyordu. söylemedim değil mi kızım kedi figürünün ismini "Bobo" koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder