Ekim 12, 2014

mitoz

yazmak, özlemleri dindirmiyor. sadece anı kurtarıyor. zira özlüyorum çok 4-5 yıl önce ne varsa insana, eşyaya ve şehre dair. hayallerimi özlüyorum. umut ederken heyecan duymayı özlüyorum. biliyorum bunun adı "büyümek krizi". artık çabuk yeniliyorum ama kendimi yenileyemiyorum. 
nasıl oluyor? 
halbuki mitoz bölünmenin umutları çoğalttığına inanırdım ben.  ilk kez ortaokulda bahsedildiği vakit mitoz bölünmeden, aklıma düşmüştü bu fikir. duyduğum sevinç tarif edilemezdi hoş şimdi içimin burukluğu da tarif edilemez. 
sanırım çabucak mutlu olan insanlar çabucak da mutsuz oluyorlar. bir şeylere tutunmak iyi geliyor da bana, acaba tutunduğum şeyler mi uçucu oluyorlar? e bir rüya görüp delicesine mutlu olursam, uyanınca mutsuz olmam da normal ki. balık tutup mutlu olursam, balıktan dönünce mutsuz olmam da normal. 
ne zaman yeni şarkılar keşfetmekten vazgeçtik, ne zaman kitaplar okuyup cümlelerin altını çizmedik işte o vakit mutluluklar mitozla çoğalmadı, hayaller cigara dumanıyla usuldan gitti. 

ve ben artık mitoza inanmıyorum.

Hiç yorum yok: