seviyorum. uyurken bile çok seviyorum. bir gülümsemesi var sadece ben biliyorum. aşığım canımdan çok aşığım. düşlediğim her kasabayı ona hediye ediyorum, bir kere sarıl bir kere bir kere daha biz ömrümüzün en uzun yolculuğundayız zaten. yüreğim diyor bunu, inan bana hep.
Temmuz 30, 2014
inanmak
liman:
Çamardı/Niğde, Türkiye
Temmuz 27, 2014
yüzleş
velena:
hayat
liman:
Çamardı, Niğde, Türkiye
Temmuz 20, 2014
dört
anakara var: iyi ki var. canım sıkkınken suçu ona atar, umudumu ona bağlarım hep...
bu aralar içimden konuşuyorum çoklukla; laf olsun diye yazmıyorum bunu, hakikaten konuşuyorum karşımda biri varmışçasına. hastalıklı bir hal mi bu? olması gereken mi? karar veremiyorum ama ölümüne konuşuyorum kendi içimle. küfürlü konuşmalar da oluyor ama hiç rahatsız etmiyor bu durum beni. ben yüksek sesli konuşulmasından, bağırılmasından, çok sık küfür edilmesinden rahatsız olurum herkese açık dünyamda. aynı ben aynı dışsal dünyamda birisiyle konuşurken küüt diye muhabbetin değiştirilmesine, ciddiye alınmamaya illet olurum. benim için karşımdakini dar ağacında sallandırma sebebidir bu çünkü ben iyi bir dinleyenimdir, karşımdakinin konusunu bölmem. kimseden bir şey de beklemem ama bu şekilde değerli hissettirlmeyi beklerim işte. takıntı belki de?
-ama kendi içimde kendimi dinlemiyorum, konuyu bölüyorum, küfür de ediyorum.-
farkındayım kurduğum cümlelerden bir bok çıkmıyor şu anda. toparlayamıyorum. beynim çok hızlı çalışıyor ya da kalbim çok hızlı kırılıyor:
bunun sebebi anakara olmalı. anakara'ya bok atıp rahatlamam gerek yoksa içimde iki sek kahve birbirine bıçak çekecek ve biri diğerini sırtından bıçaklayacak.
ailemle uyuşamadığım ve benim hayallerimi s.klemedikleri şehirdir anakara. korkularımın doğduğu ve bu yüzden en sevdiğim tarafından anlaşılmadığım, dostlar edindiğimi sandığım fakat onları yitirmiş olduğumu göremediğim yerdir anakara. ah anakara, hep birilerini beklediğim bozkırsın; arkadan bakakalmayı bana sen öğretmedin mi? öyle bir kanıksadım ki bunu çözümü beklemek de arıyorum, çenemi kapamak en doğrusu biliyorum işte. peki neden yapamıyorum?
değişmek...
ben de değişeceğim, daha da korkacağım olacaklardan. içim neden bu denli acıyor? ben birisine mutsuzluk veriyormuşum. mutsuz ediyormuşum. durduk yere nasıl mutsuzluk verilir ki? hep anlaşılmamaktan işte. kimse beni olduğum gibi kabul etmedi ki, ben neden kabul etmek zorundayım? benim yapmam gerek, ben ödün vermeliyim kendimden. çünkü ben muhalefetim ben huysuzum ben pisliğim. halbuki ufacık hayallerim var, bir gün bir şiirle uyanmak gibi.
anakara, sen bir alışveriş merkezinin tam ortasından masada sandalyeyi fırlatıp seni bırakanın arkasından bakmayı da öğrettin bana. sonra onu kaybetmek korkusuyla ayağa kalkıp koştururken arkandan bir görevli o sandalyeyi düzeltti. arkama bakmak istemedim çok utandım çok.
en çok kendimi sorguladım, sorgulayacağım. hak ettiğim budur belkide?
en güvendiğine bile anlatmamalı insan içini.
şimdi kendimle sohbet halindeyim. küfürleşiyoruz falan ama ortak bir yer de buluştuk biz: beklentini en aza indir, hatta bekleme, hayal kur. ama kimseye anlatma. sus. elindekini mutluluk sebebi yap, bağrına bas. daha çok yaz. fazlasını isteme.
dördüncü yılımız kutlu olsun sevgili'm.
liman:
Çamardı/Niğde, Türkiye
bıçak
iyi kesen bıçak her derde iyi gelir: anlaşılmamaya bile.
velena:
yollar
liman:
Çamardı/Niğde, Türkiye
Temmuz 16, 2014
bal şeker olsun!
inandırıyorlar bizleri elimizdeki yaşamların bizler için en doğru olduğuna. çaresizce (aslında emin değilim, belki de kolay olan budur, bir çaresizlik kuytusunda saklanmak ) kabulleniyoruz bizde. yoksa kim ister yoksul olmayı, kim ister sevdiklerinde uzağında yaşamayı, kim ister öldürülmeyi.. kumdan kale yapamadan, ıslık çalamadan çocukluklarını yitirenler var. daha küçücükken evlendirilen kızlar var yeryüzünde. sıçtığımın dünyasında acılar var büyük acılar hem de. yakın da, uzak da, öte de, beri de ayrımlar var. insanca yanımızı alanlar var. üzülmek için aynı olmaya gerek var mı? sevmek için aynı olmaya gerek var mı? bir gökyüzünün altında mutlu olamaz mıydık? bir türküyü kendimizce mırıldanamaz mıydık? beraber çay içemez miydik?
hayallerimizi istediler, mal gibi verdik. ben diyeyim de hayalsiz bok gibi olacak dünya. bokun içinde boğula boğula öleceğiz. hepimize de afiyet olsun.
liman:
Ankara, Türkiye
Temmuz 13, 2014
sessiz
kabuğuma çekilme vaktidir. usul usul insanları izlemenin tam zamanı. anlatmak çok yersiz ki benim hiç adetim değildi, insanlar bana anlatırdı ben de dinlerdim. zaten beni bu yüzden severlerdi. kimseyi yargılamadan hayallerini örselemeden dinlerdim. ben olsam bende çok severdim bu sek kahveyi.. şimdi nedense bende konuşur oldum çünkü inandırıldım anlatınca da sevile bileceğime. halbuki biliyordum sevmezlerdi, peki neden inandım ki? ah güvenme duygusu, kırdın la hayalimi.
sessiz..
sessiz..
velena:
umut
liman:
Ankara, Türkiye
Temmuz 07, 2014
kork!
yazmayandan, okumayandan sadece konuşandan kork. içini dökme ona, uzak dur. dünyanın renklerini anlatma ona, anlamaz ki, alay eder. alay ettirmemeli bir insan kendiyle. kaçmalı ama alay ettirmemeli.
gitmeli..
gitmeli..
velena:
alışkanlık,
okyanus
liman:
Ankara, Türkiye
Temmuz 03, 2014
bugüne
"...
ey eşim ey sevişim ey bende yaşayan
ey bütün kitaplar ki bizi yazar kalır
..."
T.Uyar
bir kere üzgün bakıyorsun ya sadece bir kere işte o vakit içim alabora. sen üzülme, daralma bak ben varım, yanındayım, hep sarılırım. bakma benim hayıflanmalarıma, küçükken beri böyleymişim. hem görmüyor musun benim bütün hayallerim senle, senli.
velena:
çandarlı,
sevgili,
turgut uyar
liman:
Çandarlı, Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)