Temmuz 04, 2012

çarpık formülün zaferi

bugün kahvaltıda babamla hararetli bir şekilde konuşuyoruz... 
...
çoğu kez yaparız bunu. dünyaya farklı kıyılardan bakan baba-kız olduk son yıllarda. aslında sırf babam için geçerli değil bu durum, annem ve kardeşim için de geçerli. ilginçtir bu durumu bir öğretmenim şöyle özetledi: 
   -aynı formülün oluşturduğu çarpık bir formül olmuşsun. nasıl olmuş ben de anlamadım ama ailen gibi düşünmediğin çok açık.

bir çoğumuz için geçerlidir bu durum tahminimce. çatışır dururuz ev halkıyla. anlatamayız da kendimizi. ya da anlarlar da anlamamazlıktan gelirler. genelde duyguları, kurallardan daha tehlikeli bulurlar. halbuki ben duyguları hep en tepeye koymuşumdur iyilik, güzellik açısından. ve en güvenli limanlardır duygular.
-----

neyse, bugün babamla yine anlaşamaz, çatışırken aklıma gelen anım beni sinsice güldürdü. çünkü bu babama karşı kazandığım ilk zaferdi:
babam da annem de matematik öğretmeni. ikisi de iyi öğretmendir. babam-annem diye demiyorum. iyi yaparlar işlerini keratalar:) babam ortaokulda dersime girdi, annemde evde babamdan anlayamadıklarımı çalıştırdı. ama ben bu yüzden matematik öğretmeni olmadım. ben olmamam gerekeni anlayamadım. bu kısım öz eleştiri devamında ise pişmanlıklarımı dile getirebilir, tehlikelidir. bir an susup, zaferime dönüyorum. 

dedim ya babam ortaokulda matematik öğretmenimdi, arkadaşlarımında öyle. hatta 2 yıl sonra kardeşiminde öğretmeni oldu. ben ve kardeşim okulda babamıza ne diyeceğimizi bilemedik :) baba? öğretmenim? en iyisi parmak kaldırmaktı sadece. zordu. ama güzeldi. bir de şöyle bir durum var ki, sınıf ahalisi babamın yazılılarda bize soruları verdiğini düşünebilir. bu yüzden tüm derslerimiz iyi olmalıydı. öte yandan babam yazılı sorularını evde hazırlamamalı, biz görmemeliydik. nitekim hep öğretmenler odasında hazırlarmış, annem demişti. biz derslerimizde iyi olduk, babam da soruları eve hiç getirmedi, böyle bitirdik ortaokulu.

babam okulda öğretmendi bense öğrenci. eee öğrenciliğin gerektirdiği gibi davranmak gerekirdi. kopya çekmezdim matematik dersinde. ama çok sağlam kopya verirdim. kafam çalışırdı matematiğe, soruları erkenden çözerdim yazılıda, bir tane de boş kağıt alırdım tekrar çözüp kontrol edeyim diye, ona tekrar çözüp arka sıralara doğru yollardım. 2 yazılı da böyle yaptım. diğerlerinde ufak tefek kopyalar verdim. okulda huzursuz olmazdım da, eve gelince babama bakınca azıcık utanırdım:)
lise biterken, babama bunu itiraf etmiştim. biraz bozuldu. yok canım dedi, yapmamışındır. yaptım dedim, yüzümde pis bir sırıtma. yakıştıramadım dedi. azıcık üzüldüm. geçti. 

zafer dediğimse bu:) zaten başka da bir zaferim olmadı :)
benim kendimi anlatabilmem, bir şekilde isyan çıkarabilmem tee ortaokul da kalmış. şimdi 25 yaşımda, gözlerim çabuk doluyor derdimi anlatırken, tartışırken gardım düşüyor. büyümek gibi değilde, kendi içime çekilmek gibi bir şey bu. cesaretin azalması, yorulup yorulup da sessizce uyuya kalmak gibi.



8 yorum:

Adsız dedi ki...

Babaya karşı alınan zafer tatlıdır. Anneye karşı olan da tatlıdır ama babadan alınan intikamın tadı çok az şeyde bulunur. :)

Benim de annem ve babam öğretmen, annemle orta okulda aynı okuldaydık ama annem dersime hiç girmedi ve ben kimsenin benim öğretmen çocuğu olduğumu öğrenmemesi için özel bir uğraş sarf ettim. Başarılı oldum da, sekizinci sınıfın sonu, mezuniyet yemeğinde herkes annemin okulda sürekli karşılaştıkları o "esmer ve siyah saçlı kadın" olduğunu anlayınca şaşırdılar :)

Babama gelince .. evde bile öğretmen gibi durmaya çalıştığından olsa gerek, her şeyi yıllık plana göre yaşadığından ve yaşattığından sanırım, babama karşı alınan zaferim, telefonla aranıp acil şehir dışına gitmesi gerektiğinde yüzümdeki ifade oldu :)

Bu da böyle bir paylaşmak olsun :)
İyi ol, hoş kal.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

:) hatırlıyorum, asla öğretmenler odasına gitmezdik. Ayıp olmasın ne öğretmenlerimize ne de arkadaşlarımıza diye. Öte yandan babam zor durumda kalır sanırdık. Arkadaşlarım soyisim benzerliğini keşfetmişlerdi, böylece afişe olmuştum:):) öğretmen çocugu olmak gurur vericidir, hele anne - baba her ikiside öğretmense acayip bir coşku duyar çocukları içten içe:):) bu arada hoşgeldin, ne iyi ettin.

Adsız dedi ki...

Hoşbuldum, iyi oldum :)

Evet, öğretmenler odasının kapısında durup "kim girecek" bakışları .. Ben bir de sınıfın ortasına bomba gibi düşmüştüm, altıncı sınıfta birden yeni kız oluverdiğimden dikkat çekmemek için özel bir çabam vardı. Ama öğretmen çocuğu olmak, ayrı evet. Yine de hala onun sıkıntısını çekiyorum, hep iyi not beklentisidir, öyle yapma böyle yaplardır derken ... :) Yine de böyle güzel. Bir de öğretmen çocukları öğretmen olur diye bir klişe varmış, amanın. Uzak olsun rica ediyorum :)

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

:) ben öğretmen oldum, matematik öğretmeni hem de.annem babam gibi. istememiştim. mutsuzum. benim sebeplerim başka ama. onlar zorlamadılar ama içten içe öğretmen olmamı istediler, biliyorum. ben de göreve başlamamak için direniyorum. kpss ye çalışmıyorum mesela, öteliyorum. zaten kpss ile öğretmen mi alınır, garip. şu ülkede gün geçtikçe değersizleşen bir meslek olup çıktı öğretmenlik, kahroluyorum. sanırım göreve başlamayarak her saat kahrolmaktan kendimi korumaya çalışıyorum. dertlendim birden be Zedka.
Hayat güzellikler getirsin bize. Ya da güzellikler nerede ise gidip ben alayım geleyim.

Adsız dedi ki...

Dertlenme, dur bakalım, belki mesleğe başlayınca karşılaşırsın seni bu mesleğe karşı içten içe çeken şeyle. Ümitsizliğe kapılma. En kötü ihtimal istediğin bir başka şey için çabalarsın, hayatının öğretmenlikten arta kalanını mutla doldurmaya çalışırsın. Demokraside çareler tükenmez, bu ülkedeki demokrasiden bahsetmiyorum tabii :P

Kendini koru, kendini donat. Ankara bugün güneşli, bulutlar da beyazmış. Bir balkon bulursun belki güzel bir balkon, bu, gecelik bir şarkı değil o yüzden güneşli bir güne ithaf : http://www.youtube.com/watch?v=wossaYdYc14

benim dünyada en sevdiğim insan, bir matematik öğretmeni. seni de çok sevdim, matematiği sevmem, o ayrı mevzu ;)
sevgiler.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

:) çok teşekkür ederim. ne güzel hissettirdin.
benim de en sevdiklerim matematik öğretmeni:)
sevdiğim adam da matematik öğretmeni, annemi babamı biliyorsun zaten :)
buralardaki demokraside bahsetmeyelim hakikaten, öylesine doluyum ki, çığrımdan çıkabilirim:)
bu arada matematik çokta kötü değildir ;)
sağlıcakla.
:)

orta karar dedi ki...

Benim babamin ogrencileri öğretmenim oluyordu bu çok daha acıklı çünkü babam FF ile un salmış bir prof.. Neyse, bende baltalar hep once tasa sonra bana vurur zaten

Ama Son paragrafın oyle vurdu ki beni keske vu uykusuz gecede okumasaydim diyecek kadar bozuldum Yine.. Sessizce uykusuz kalacağım.. Bı ara icmeli mı koşmalı mı icinizdekini kusmalı mı bilmiyorum ama boşalmalı .. En azından benim ortaokuldan bile eski zamanlara gömülmüş ası isyankar ama muzaffer kafalar İcin ozur İcin yapılmalı

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

bir ara, ama yakın oldukça yakın bir ara olsun. bağıra bağıra, haykıra haykıra kusalım ki bitsin gitsin bu kendimize kötü duruşumuz..