Aralık 24, 2012

soru

kız çocuğunun babasını sevdiği kadar babası da kız çocuğunu sevebilir mi? ve o baba, kızının sevgisinin büyüklüğüne erişemediğini her hissettirdiğinde kızına; kız çocuğunun öfkesinin ve hayal kırıklığının ayrı bir dünya olarak büyüdüğünü görebilir mi?

12 yorum:

uçankızböceği dedi ki...

görebil-e-me-mesi son derece mümkündür. bir dünya göreceği muhtemeldir de o dünya o dünya mıdır işte orası algının kapılarıyla ilgili bir mevzudur. O kapıların ne kadar açılacağı algı sahibinin birikimiyle ve kız çocuğunun bezirgan başılık yapmak isteyip istemeyeceğiyle çok alakalıdır. Bu nokta da kız çocuğu hayal kırıklıklarıyla debelenirken bezirgan başılık mertebesine erişmeyi çok da önemli bulmuyor olabilir amma...
hayatta çok mühim ve kıymetli bir mevkidir bezirgan başılık özellikle algı kapılarında...

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

öyle mi dersin?
nedense hep kırılan hayallerin ağırlığı ve önemi üzerine daha çok durdum. bir arpa boyu yol aldım mı? sanmıyorum. algı kapılarını sonuna kadar açıp umut eden insanların sevgisini, algılarını sadece yettiği kadar kullanan insanlarla paylaşması ne kadar karmaşık, ne kadar zor.
yorgunluk hissi çok fazla be uçankızböceği.
selam olsun sana.

semmma dedi ki...

sevebilir. ama ne yazık ki erkek çocuğu olarak yetişmiştir..

uçankızböceği dedi ki...

öyle diyebilirim :)
şöyle de diyebilirim:

hayallerin kırıklıkları biraz ağır oluyor haklısın, ama mesela hayalleri olmayanlar ne yapsın? onların ağırlığından şikayet edecekleri bir hayalleri bile yokmuşsa mesela diye düşününce hayal kırıklıklarım bir hafifliyor ki, üstüne bi o kadar daha hayal kırıklığı taşıyabilirmişim gibi geliyor mesela :))
tabiki içini rahatlatmak için şekilden şekle giriyorum gülme!

ama bazen algılarını yeteri kadar kullanmalarının yeterli olmadığını tatlı tatlı ifade etmek gerekir o adamlara...
o adamlar işte, Krallar, prensler ve hatta kurbaalar.

Balık dedi ki...

Bu durumda sevgiyi neyle ölçtüğümüz önemlidir bence.
Neticede sevgi dilediğimizce bir tartının üstüne koyulup ölçülüp biçilip bir kalıbın içine konup karşılaştırabileceğimiz birşey değil. Hissetmekle alakalı birşeyden bahsediyorsak da eğer, herzaman sevenin değil, sevilenin de bir takım hissleri duyguları ne denli 'göstermelik' arzuladığı önemli.

orta karar dedi ki...

Anlaması zordur..

Bildiğimden söylüyorum. ( ama aramızda kalsın, kim olduğunu bırakıp, senin kim olduğunu bırakıp, sek kahve var, güzel gözleri var sicak bakar, ıyi kizdir ; ıyi olsun hayatı da.. Diyebilseler )

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

semmma'ya,
olabildiğince özgürken her alanda, olabildiğinde kısıtlayan bir doğası vardır değil mi? çok enterasandır. bir gün oğlum olursa, 2 kat fazla çabalayacağım. erkek adam ağlamaz diye ağlamamazlık yapmasın, kendini güç olarak görmesin.. diye. duyguların, güzelliklerin evrensel olduğunu ve bunun cinsiyetinin olmadığını anlatacağım.
sağlıcakla kalasın.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

uçankızböceği'ne,
:)
çok yaşa e mi :) gülümsettin beni.
tatlı tatlı anlatmak; tam bu noktada karşıdakinin daha az savunma mekanizmasına başvurması gerekir ki su aksın yolunu bulsun.
olmaz değil ya, olur elbette.?
(şekilden şekle girme ve beni rahatlatma çabanı aldım sarmaladım deme yolum olsun bu da;)
bir de kralların, prenslerin, kurbağaların kulakları çınlasın.
..


kahvenin seki makbuldür dedi ki...

balık'a,
sevgi ölçülebilinecek bir mevzu değildir.evet. ama hissettirildiği oranda umutlu kılar insanı. ve ekmekten, sudan önemlidir çoğu kez o sevginin hissettirilmesi ya da birden bire ayaklar altına alınmaması.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

orta kararım benim,
iyi ki varsın. yıllar sonra kavuştuğum arkadaşım.

Balık dedi ki...

Elbette ama bazen biz çok duygusal davranabiliyor farklı şekilde bekleyebiliyor yanlış anlayıp kendimizi gereğinden çok kırabiliyoruz. Demek istediğim aslında buydu...

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

Balık'a,
haklısın. duygusallığımız zaman zaman bencillik bile yaratabiliyor. kendimizi, çevremizi... darmaduman edip, sonra pişman olup bunun içinde kırıldığımız oluyor.