Aralık 11, 2012

psikolog3

"kendini o an yaptığın şeye bırakmayı dener misin?" dedi.
ve ekledi:
"yaptıkların, yapacakların için birkaç adım sonrasını tahmin etmekten biraz da olsa kendini alıkoyabilir misin?"

söz veremem, ama çabalarım dedim.

(o ara aklımdan yıllar evvel okuduğum kitap geçti: "ölü ozanlar derneği" ne de etkilenmiştim. -anı yaşa- mesajı verip dururdu cümleler dolusu. uygulardım da kısmen hayatımda. bugün bakıyorum da kendime, "şu anım"dan mutluluk duymak için söz veremiyorum. büyüdüm, evet.)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Ruhumu yedi kez aşağıladım

İlki, onu yükseklere ulaşmaktan kaçındığını gördüğüm zamandı.

İkincisi, onu topalın önünde topallarken gördüğüm zamandı.

Üçüncüsü, kolayla zor arasında seçim yapması gerekip de, kolayı seçtiği zamandı.

Dördüncüsü, bir yanlış yaptığı ve kendini başkalarının yanlışlarıyla avuttuğu zamandı.

Beşincisi, güçsüzlüğe sabrettiği ve sabrını güce yorduğu zamandı.

Altıncısı, bir yüzün çirkinliğini hor gördüğü ve onun aslında kendi maskelerinden biri olduğunu anlamadığı zamandı.

Ve yedincisi, bir övgü şarkısı söyleyip de, bunun bir erdem olduğunu sandığı zamandı.

demiş Halil Cibran.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

hardal'a,
defalarca okudum halil cibran'dan aktardıklarını. teşekkür ederim.

aklımda halil cibran'a dair
(yanılmıyorsam) şöyle bir söz kalmış:

“Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner; deli ve dahi. Bu ikisidir, Allah’ın kalbine en yakın insan.”

Adsız dedi ki...

kalplerin her an Allah'a yakın olması dileğiyle...
selametle..

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

Selam olsun.