Öyle değildir... İnanmak bir tabu değildir. Zaman gelir inandığın doğruların yanlış gelir ya da yorulursun inanmaktan. İşte bu an eğer vazgeçmezsen ya da evirmezsen düşüncelerini başka yerlere o zaman ihanet edersin kendine. Çünkü bir kere geliyoruz bu dünyaya ve çoğu zaman başkalarının güzelliğini düşünerek yaşadığımız bu dünyada kendimizi öteliyoruz.
Bir dava içinse bu "ihanet" "Genç bir adamken dünyadaki kötülükleri değiştirmek istedim. Ne var ki dünyayı değiştirmenin çok zor bir iş olduğunu gördüm. Bu yüzden milletimdeki yanlışları değiştirmeye çalıştım. Ulusumu değiştiremeyeceğimi de anlayınca yaşadığım kente diktim gözlerimi. Ne var ki yaşlı bir adam olarak kentimi de değiştiremedim; o zaman ailemi değiştirme karar verdim. Şimdi yaşlı bir adam olarak tek değiştireceğim şeyin kendim olduğunun farkına vardım ve birden anladım ki eğer uzun süre önce kendimi değiştirmekle işe başlasaydım bendeki değişiklik ailemi etkileyebilirdi. Ben ve ailem öce mahallemizi sonra kenti etkilerdik. Kentin etkisi ulusu değiştirebilirdi ve böylelikle ben dünyayı değiştirmiş olurdum." metni bence açıklayıcıdır... :D
Tabii soyut kavramları ne kadar somut üzerinden konuşursak konuşalım birkaç yönü eksik kalacaktır da ne edelim :)
cessie'e, bu seferlik de böyle olsun. acıta acıya..
erdost yüksel'e, öteliyoruz.öteleniyoruz. ve bir hiç olarak ölüyoruz. bir durumun değişmesini gerektiğini düşünerek değişmek çok başka. ama pes ederek değişmek bambaşka. zorunluluklardan ötürü değişiyoruz. öyle olmasaydı üzülmezdik belki. uzun uzun konuşulur da neticesi olmaz sanki bu mevzunun. içilen çay, cigara kar kalır yanımıza.
zedka'ya, değişim insanın içine sinmeli ama. belki de bir yanlış karar verince ardı sıra hiç bir doğru o yanlışı düzeltmiyordur.
4 yorum:
korkarım öyledir.
Öyle değildir... İnanmak bir tabu değildir. Zaman gelir inandığın doğruların yanlış gelir ya da yorulursun inanmaktan. İşte bu an eğer vazgeçmezsen ya da evirmezsen düşüncelerini başka yerlere o zaman ihanet edersin kendine. Çünkü bir kere geliyoruz bu dünyaya ve çoğu zaman başkalarının güzelliğini düşünerek yaşadığımız bu dünyada kendimizi öteliyoruz.
Bir dava içinse bu "ihanet" "Genç bir adamken dünyadaki kötülükleri değiştirmek istedim. Ne var ki dünyayı değiştirmenin çok zor bir iş olduğunu gördüm. Bu yüzden milletimdeki yanlışları değiştirmeye çalıştım. Ulusumu değiştiremeyeceğimi de anlayınca yaşadığım kente diktim gözlerimi. Ne var ki yaşlı bir adam olarak kentimi de değiştiremedim; o zaman ailemi değiştirme karar verdim.
Şimdi yaşlı bir adam olarak tek değiştireceğim şeyin kendim olduğunun farkına vardım ve birden anladım ki eğer uzun süre önce kendimi değiştirmekle işe başlasaydım bendeki değişiklik ailemi etkileyebilirdi.
Ben ve ailem öce mahallemizi sonra kenti etkilerdik. Kentin etkisi ulusu değiştirebilirdi ve böylelikle ben dünyayı değiştirmiş olurdum." metni bence açıklayıcıdır... :D
Tabii soyut kavramları ne kadar somut üzerinden konuşursak konuşalım birkaç yönü eksik kalacaktır da ne edelim :)
insan değişir, düşünce değişir, bu hayatın gereği.
cessie'e,
bu seferlik de böyle olsun. acıta acıya..
erdost yüksel'e,
öteliyoruz.öteleniyoruz. ve bir hiç olarak ölüyoruz. bir durumun değişmesini gerektiğini düşünerek değişmek çok başka. ama pes ederek değişmek bambaşka. zorunluluklardan ötürü değişiyoruz. öyle olmasaydı üzülmezdik belki.
uzun uzun konuşulur da neticesi olmaz sanki bu mevzunun. içilen çay, cigara kar kalır yanımıza.
zedka'ya,
değişim insanın içine sinmeli ama. belki de bir yanlış karar verince ardı sıra hiç bir doğru o yanlışı düzeltmiyordur.
Yorum Gönder