Eylül 24, 2013

hedef

fotoğraf: kahvenin seki makbuldür

bir olta alacağım sanırım. bir de bisiklet var en çok istediğim. fotoğraf makinemi bisikletimin arkasına atıp okul çıkışlarında termosum ve kitaplarımla arkadaşlık edeceğimi de sonra anlatacağım.

Eylül 22, 2013

çok matematik

geçen sene kpss kursundaki rehberlik dersi hocamız derdi ki "unutmayınız! sizler zaten öğretmensiniz yani meslektaşlarımsınız. sadece siz seçtiğiniz kurumla ilgili seçim sürecine takıldınız." 

ben sadece seçtiğim kurumla ilgili seçim sürecini sorunsuz atlatabilen bir öğretmenim. diğer arkadaşlarımdan farkım budur. zira biliyorum ki, bu mesleği yapmak için heyecanla bekleyen, sabırla çalışan ve uykusuz onca gün geçiren bir sürü güzel arkadaşım var. bu ülke de doğmanın şanssızlığıdır sürekli yarışmak. halbuki, çocuk olabilmeyi hak eden güzel çocuklardık.

evet, öğretmen oldum. hem de tam bir hafta oldu ben öğretmen olalı. 
hayır yeni mezun değilim. 2010 yılında mezun oldum. o zamanlar bambaşka hayallerim vardı, denemedim kpss'yi, çalışmadım. istemedim hiç küçücük çocukların hayallerinin sınavlara bağlı olduğunu bile bile onlara yalanlar söylemek, öğretmenler odasında altın günü muhabbetlerini dinlemek, müfettişin okula geleceği günlerde okulculuk oynamak hiç istemedim. annem de babam da öğretmendir, defalarca söylemişimdir bunu zaten, onların arkadaşları vardı sevmezdim hiç çünkü öğretmenlik için çok ruhsuzlardı. öte yandan gözlemlediğim kadarıyla mesleğin en güzel yanı olan çocuklar onca angaryanın içinde arkalarda bir yerlerde kalırlar çünkü öğretmenin kafası hiç rahat değildir. zaten ilk aylar ders programları bir türlü rayına girmez, sonra öğretmen hep bir şeyleri yetiştirmeye uğraşır. son konular yetişmez. konuyu geçtim de çocuklarla hayal kuramayacak mıyız la?

dedim ya, direndim, kanayan bir şeyler vardı çocukluğumda. kahramanım olanlar hep kayıklara binip gidiyorlardı fakat öğretmenlerim hep bir şeylerden yakınıyorlardı. annem, babam, özden öğretmenim... 
eğitim fakültesinde okumak istemedim, okudum. mutlu olamadım hiç hemde. çoğunlukla hiç bir şey olamazsak öğretmen oluruz zihniyetini güderek öğretmen lisesi okuyup bu fakülteyi kazanan insanlarla karşılaştım. oysaki bu ülkede köy enstitüleri vardı: oradan mezun olan öğretmenler halkı için kendini adayan insanlardı. enstrüman çalan, dünya klasiklerini okuyan, okullarını kendileri yapan, senaryolar yazıp bunları canlandıran ufukları geniş güzel kalpli insanlar. bir yanlışlık vardı biliyordum, aynı sırada okuduğum insanlarda ,bende, üniversitedeki hocalarımda bir yanlışlık vardı. ve ben bu yanlışın içindeydim. kaçmaya çalışıyordum, yapamıyordum. 
üç yıl direndim. yanlışın içinde kaybolmamak için. 
şimdi öğretmenim. 
denizin kıyısında küçük bir kasabada öğretmenim hem de. denizin sesi içimdeki korkuları almıyor ama. çocuklar en az "ege" kadar güzeller. ve ben korkuyorum ruhsuz bir öğretmen olmaktan, kaçtığım şeyleri yapmaktan, hayatımın sadece müdür yardımcısının yapacağı ders programını beklemekten ibaret olmasından, ay başlarını gözlemekten, öğretmenler odasındaki ritüel haline gelen altın günü muhabbetlerinin tam ortasında çırpınmaktan korkuyorum.

çocuklarla tanışırken, umut bana dedi ki "öğretmenim ben de anakaralıyım. ama hiç gitmedim. büyüyünce ne olacağıma karar vermedim. annemle babam ayrıldı benim. biz annem, ben ve kardeşim burada kalıyoruz."
onun için bir şeyler yapmak istedim. çok istedim. gözleri güzel bakıyordu kalbinin kırıklığına rağmen.
biliyorum, hepsinin hayallerini koruyamam. gücüm yetmeyebilir buna. ama öğretmen oldum ben, onların hayaller kurmalarına yardımcı olabilirim. tıpkı özden öğretmenim gibi.

bana şans dileyin olur mu?
bu kez bir yanlışın içinden binlerce güzellik çıkarabileyim.  ve öğrencilerime onca matematiğe rağmen anlatabileyim; şiirlerin, sırt çantalarının, uçurtmaların ve bisikletlerin gücünü. 

Eylül 16, 2013

ah be

eylül.
burada yağmur var.
ve biz yine başka şehirlerdeyiz sevgilim, bu kez bambaşka denizleri görüyor gözlerimiz.
sabır demek artık ne de zor.

Eylül 11, 2013

öğretmen sek kahve

kitaplarım,
fotoğraf makinem,
ve anakara'm
...
hazırlandım işte, üç saate kadar yola çıkacağız. yola çıkacağız diyorum çünkü annem ve babamla gideceğiz çandarlı'ya. aslında kararsızım ilk öğretmenlik yerime çandarlı mı desem, dikili mi desem yoksa izmir mi desem? bunun çok önemi yok sanırım, zamanla aşarım bu sorunu. lakin özlemlerimin büyümesi daha afili bir sorun olarak beni kuşatacak, biliyorum.
annem ile babamın da benimle geleceğinden söz ediyordum. beni yerleştirecekler oraya. babam haftasonuna dönecek anakara'ya. annem biraz daha benle kalacak. içimin burukluğu bu noktada biraz daha azalıyor. öte yandan çok mutluyum, sanırım bir önceki yazımda dedim bunu :)
acaba beni neler bekliyor ege'de, nasıl insanlarla tanışacağım, öğrencilerim benle dertleşecek mi? hep bir merak, hep bir ürperti. lakin güzel şey imiş mutluluktan ağlamak.

Eylül 10, 2013

bozkırdan egeye göç

ben öğretmen oldum. bozkırdan uzağa ege'ye gidiyorum. ilk öğretmenlik yerim izmir/dikili oldu. mutluyum, şaşkınım az biraz da hüzünlüyüm. beşevlerden kızılaya yürümeyi, kuğulu'da oturmayı, sıhhıye'de otobüs beklemeyi içim titreyerek ararım. dostlarım var burada onları çok özlerim, e özlenmez mi çocukluk arkadaşları. bir de anakara'ya kar yağsın diye beklediğim geceler ardından kar yağınca sevindiğim sabahlar. 
başardık ama. 
ben bozkırda okyanusları hayal eder dururdum. şimdi deniz kokusunu içine çekebileceğim bir evim, gözlerinde umudu görebileceğim öğrencilerim olacak. 
eylül tılsımlıdır. sanki dualar daha hızlı kabul oluyor eylüllerde. 
geçen sene bu zamanlardı, sevdicek kırklareli/iğneada' ya gitmiş, öğretmen olmuştu. (bu arada iğneada'yı gördüm sonunda, anlatacağım size) bu sene de ben gidiyorum atanıp ve şubatta sevdiceğimi de yanıma alıp, güzel izmir'de birbirimize sarılarak bir ömür yaşamayı umuyorum.
heyecanlıyım,
çarşamba yola çıkacağız. hazırlık yapmak lazım. cümlelerimi özenle seçemedim ben. anakara'nın sokaklarını yüreğimde götürüyor olacağım hayalini kurduğum kente.
şans dileyin bana; öğrencilerim beni sevsin, onlara güzellikleri anlatabileyim diye. bir de zaman biraz hızlı geçsin şubat'a kadar; sevdiğim adama bir an evvel kavuşayım diye.

iyi ki varsın sevgili'm, sayende başardım.
dostlarım siz olmayınca eksik yanım hep olacak.
ve eylül, teşekkür ederim sana.

Eylül 09, 2013

akşam

anlatacaklarım var.
bir tuhaf haldeyim, bugün tandoğan'dan beşevler'e yürürken içim burkuldu.
hele bir akşam olsun, dedim ya anlatacaklarım var.