Ağustos 13, 2025

kurşun kalem

biraz kitap okudum, tezime baktım (bakmaya çalıştım, endişelendim, nefes aldım, kendime sözler verdim),  notlar aldım, yeni rotamıza dair heyecanlandım. gökyüzünün peşini bırakmadım ola ki bir yıldız kayar da dilek tutarım diye fakat henüz bir gelişme yok yıldızlardan yana. diğer taraftan da sabah olmak üzere. haliyle "lego" da dahil evdeki herkes uyuyor.  sahi ben sizi lego hanım ile tanıştırmadım değil mi? lego bizim kedimiz, umay'ın deyimi ile canımız ciğerimiz. 

umay bu yıl ilkokula başlayacak. o da biz de heyecanlıyız. sanki her şey muazzam bir hızla, kocaman bir umutla ve ufak bir endişe ile tekrar başlıyor gibi. büyük ihtimalle önce bizim yardımımızla sonra kendisi o güzelim minik elleriyle çantasını hazırlayacak, kalem kutusuna kalemlerini, silgisini, kalem açacağını yerleştirecek. öğrendiklerini yazacak, çizecek, ödevlerini yapacak. ve belki de ardından gezi planlarımızı oluşturmamıza yardım edecek, okuduğu kitapların ikinci sayfalarına adını yazıp tarih ekleyecek, bize bir cumartesi akşamı mektup yazacak, sevdiği bir şarkının küçük bir kısmını herhangi bir yere not edecek. bunların hepsine kurşun kalemleri yoldaş olacak. tıpkı bize ettikleri yoldaşlık gibi. 

küçüklük arkadaşların olur ya hani çok seversin, çok güvenirsin ve onlardan zarar gelmeyeceğini bilirsin hah işte kurşun kalemler de onlardır kanımca. büyümene destek atarken tek kale maçı onlarla yaparsın, mahallede saklambaç oynarsın, çok anı biriktirirsin ve ne kadar büyürsen büyü hatırında hep güzel kalırlar. dönüp dolaşıp en çok o arkadaşlarını özlersin. 

her türden nice kalemlerim oldu. hepsine gözüm gibi baktım, bakarım. fakat ilkokulda kalemliğime özenle koyduğum kurşun kalemlerim; canlarım, ciğerlerim (bakınız umay'ın deyimi)... onların yeri bambaşkaydı. öyle ki hatırımda kalmış; ilkokulda kurşun kalemlerimi sırama çıkarırken bazen yere düşürdüğüm olurdu onlardan birini. nasıl içlenirdim: ya ucu kırıldıysa, ya da içi tamamen parça parça olmuşsa diye. tebeşirli tahtanın yanındaki çöp kovasına açardım kalemimi, eğer uç minik minik ve süreklilik arz edecek şekilde gelmiyorsa kalemimin içi sağlamdı. derin bir oh çekerdim içimden. öteki türlüsünü dile getirmiyorum zira kim ister arkadaşını bile isteye incitmeyi?

Hiç yorum yok: