bir erkek sadece sevdiği kadına
ait değildir. evet, çok sever o kadını; yüzünü güldürmek için her şeyi de yapar
belki ama sevdiği kadının ona ait olduğu gibi ait değildir ona. doğduğu yere
aittir, annesine aittir, benzemediğini iddia ettiği ama benzediği babasına
aittir de nedense sevdiği kadına ait olamaz bir türlü. mesela söz verip de bırakamadığı cigaraya da
aitliği vardır, vefasız diye
adlandırılmaktan korkan hissine aittir, toplumun doğrularına aittir sonra. hem
de öyle böyle bir aidiyet değildir bu bahsini ettiğim toplum. ee dışlanmak var
işin ucunda, ayıplanmak var. ağzına sıçtığımın toplumu kadını her gün dışlar
her gün ayıpsar da; kadın direnir. ne acayip halbuki biz değil miydik korunmaya
muhtaç olan babalarımızca, sevgililerimizce, kardeşlerimizce? bir kadının bir
erkeğe göre “mangal gibi yüreğini” kıyaslayacak olursak erkek tırt kalır.
aidiyet diyorduk.
evet, bir erkek tuttuğu takıma
aittir, siyasete aittir, kurulan 20 cümleden sadece 4 ‘ünü anladığı televizyon
programlarına aittir, ama nedendir bilmem sevdiği kadına ait değildir. belki
geceleri sarıldığı karısına da ait olmak aklından geçer de ona bunu belli
etmektense onun içini incitmeyi tercih eder.
kurduğu cümlelerin nereye vardığını o an anlayamaz ama sevgilisinin
ulaşmak istediği sokakları bir çırpıda yakıverir. çünkü bilir bir kadının
gönlünü almak ona acıklı acıklı bakmakla başarılabilir, bir de ellerini tuttun
mu tamamdır.
kadın anlatır, uzunca anlatır.
çok anlatır. öyle bir anlatır ki tam 28 yıl hiçbir dostuna, arkadaşına
anlatamadığı kadar anlatır ona. annesini, babasını, kardeşini anlatır. aslında
anlatmamanın doğru olduğu bile bile anlatır. kayıkları, okyanusları, simiti,
çayı anlatır. insanları anlatır. hayallerini anlatır. erkek onu dinler,
hakikaten dinliyor sanır kadın sevdiği adamı. e seviyorlar birbirlerini
çünkü. bu anlatılanlar kullanılır bir
gün. birden çok hem de. yani sadece bir gün değil hep kullanılır. hayal
kırıklığı oluverir erkek, hep çok sever kadın canı gibi sever onu. ama
sessizleşir kadın her gün, kin diye bir şey varsa böyle böyle büyür.
sonuçta bir kadın babasıyla kavga
edebilir, annesini koruyabilir hep. toplum onu her engellediğinde kabuğunu
biraz daha kırar. kafa tutar dünyaya. gerçekten yapar bunu. bir kahramana
ihtiyacı yoktur bunun için. zira kahraman ait olamıyorsa kadına, onu çok seven
kadını cepte görüyorsa yazık ediyordur onca şiire, türküye, çaya…
1 yorum:
Ne tadınık bi burukluk....
Yorum Gönder