Kasım 12, 2011

muhalefet

çocukken hiç durmadan hayal kuranlardandım:
çok ama çok kar yağmasını hayalledim anakara'ya bu okulun tatil olması için değildi; karlardan bir ev yapacağımı içindeki tüm eşyaları karlardan oluşturacağımı düşledim. bu ev tek katlı olacaktı çünkü annem müstakil evlere hep hayranlıkla bakardı, bilirdim. ayrıca alt komşumuz olmayacaktı bu durumda ve biz kardeşimle kardan evimizin salonunda top oynayabilecektik. buna o kadar çok inandım ki, kutuplarda yaşayan insanları hep en yakın arkadaşım sandım. zaman geçti, ben ne kardan ev yaptım ne de kardan bir atarim oldu. ama ben kar yağdığında hep delicesine sevindim. gökyüzünde kar pembesini görünce, uyumadan çok gece kar yağacak diye bekledim. alışkanlık işte, büyüyünce de insan elinde kahve bekleyip duruyor camda kar yağsın diye.
su birikintilerinden hiç nefret etmedim hatta o kadar çok sevdim ki yağmurlardan sonra mahalle aralarında oluşan su dolu çukurlarda küt saçlı, tombul o kız çocuğunun yansımasına baktım. yazın gidilecek tatilleri düşündüm, denize girecektim. ama hep karşı bir kıyı olacaktı, başka bir ülkenin kıyısı ve ben tee oraya kadar yüzecektim. derken kayıkları çok sevdim, okyanuslara heveslendim. hiç okyanus görmedim ama yağmurları biriktiyorum.
...
..
.
zaman her gün uzaklaştırıyor sanki umutlardan insanları. gerçekliğin peşine düşmeye itiyor bizi, sonra bir bakıyoruz kocaman bir fabrikanın emeğini alamayan işçileri olmuşuz. bizler kuruyoruz hayalleri, başkaları gerçekleştiriyor. önceleri biraz çıkarıyoruz sesimizi ama bakıyoruz yetmiyor gücümüz, değiştiremiyoruz düzeni, susuyoruz. alışıyoruz. yitiriyoruz kendimizi.
evet, sorguluyorum. 
huysuzluğumdan değil, herşeye karşı çıkmak gibi bir amaç gütmekten ya da insanları kıskanmaktan değil bu. sadece düşünüyorum; kimseye zararım olmadan, üzmeden, kırmadan;
içimden grev yapıyorum aslında, meydan okuyorum gücümü yetiremediğim, değiştiremediklerime. gülümseyen insanlar çok olsun istiyorum, hayaller olsun, umut olsun.
evet, hiç bir şeyi değiştiremeyecek olabilirim, ama kolay pes etmek istemiyorum. 
bu yüzden sorguluyorum.
ilerde dönüp ardıma baktığımda olmayan hayallere, istemeden yaptıklarıma üzülürüm ama eğer sokaklarda bağıra bağıra şarkı söylememiş olursam, uçurtma uçurmazsam kahkahalar atarak ya da balık tutmazsam belime kadar suya girip o vakit daha çok üzülürüm.
utanırım,
yansımasına bakıp da, okyanuslara heveslenen o kız çocuğuna mahcup olurum.
ben sırf her şeye karşı çıkayım, huysuzlanayım diye sorgulamıyorum. 
bana küssün istemiyorum çocukluğum, hepsi bu.

2 yorum:

bay tükancı dedi ki...

içinden yaptığın greve yine bende içimden olacak şekilde en büyük desteği veriyorum.
hemde bayrak ve flamalarla.

ve yaşamalı insan her duyguyu, en azından o grev ihtiyacı güden içine mahcup olmamak için.

çok güzel, günaydın.

kahvenin seki makbuldür dedi ki...

günaydın.
güzel olsun, umut edilenler yaklaşsın bize.