Kasım 26, 2012

psikolog2

bugün daha uzun konuştuk. ödevimi de aldım psikolog abladan koydum cebime, düştüm evimin yollarına.
eve gelene kadar iyiydi her şey: beni bilen insanlara kendimi anlatamamak ne kötü!
beni tanımayan birine ihtiyaç duymam bundan mı acaba?

Kasım 25, 2012

çentik

ben bundan hep dert yanıyorum. hatta arıyorum, bakıyorum soruyorum kendime var mıdır bir hayır diye de bulamıyorum. insanlar şu gri anakara'ya gidip gelirken, bu şehir usuldan değişirken, birileri hayallerine kavuşurken; ben neden aynı yerdeyim? ben neden hep arkalarda bir yerde seyirciyim? 

beklemek:
insanın kişiliğinden çalıyor. umudundan eksiltiyor. özlemini büyütüyor. boğazına oturuyor bir düğüm, bir daha da gitmiyor. 
beklemenin de şanslısı, duvara çentik atılan cinsi olmalı. geriye sayabilmelisin. zira belirsizlik kötü. boğucu.

ne yapalım?
yine aynısından yapsın bu sek kahve bir şarkı tutsun.

Kasım 24, 2012

ilk öğretmenler gününe

öğrencilerinle beraber ilk öğretmenler günün.
kutlu olsun sevgili'm.
keşke yan yana olabilseydik... yollar.. zaman..

kim bilir seneye yanında olmayı başarırım. evimizde oluruz. ikimizinde öğrencileri olur. ikimizin ilk öğretmenler günü olur. olur değil mi? öğrencilerimizden konuşuruz. okullarımızdan. sistemde doğru gitmeyenlerden dertleniriz. yan yana oluruz işte. sonra annelerimizi ararız, babamı ararız. onların da öğretmenler gününü kutlarız.

kutlu olsun öğretmenlerin, öğretmen olmak için çabalayanların günü. dilerim öğrencilerinizi aileniz gibi görürsünüz her zaman. 

Kasım 19, 2012

rüya

sonra,
en sevdiğin sana yazılar yazar, cümleler kurar.
10 saat uzaktan sarılmış gibi olursun o'na. yüzünde bir gülümse, rüzgarlı deniz kıyısında rüyaya gider gece.


Kasım 18, 2012

sordum/bilemedim.

insan yazı yazmaktan neden vazgeçer hem de karşısındakini buna delicesine özendirmişken? 
ne olabilir ki bir kişinin cümlelerini saklamasına sebep? 
çok mu yalnız hissediyordur kendini? ama yalnızlıktan da beslenmez mi hikayeler çoğu kez? 
eksik bir şey mi vardır? eksiğin boşluğunu biraz için doldurmak için değil midir kaleme her dokunuş?
başka şehirlerde anakara sokaklarını mı arar gözler? o sokaklarını önüne sermek için değil midir bunca yakarışın üç bilemedin dört cümlede vücut buluşu?

umut gibi "yazmak"  peki "yazmamak" niye?

19

"kitap okurum:
         içinde sen varsın,
şarkı dinlerim:
         içinde sen.
oturdum ekmeğimi yerim:
         karşımda sen oturursun,
çalışırım:
         karşımda sen.

..."
                   Nazım Hikmet

Kasım 16, 2012

Kasım 14, 2012

gün olur

yelkovan kuşlarının peşi sıra gitmek.. gün olur deli gibi..
uzaklardan dahi yazıyorsundur sen şiirlerini "bir garip orhan veli".

"...
hele martılar, hele martılar,
her bir tüylerinde ayrı telaş
..."
orhan veli

belki

belki sen fotoğraflar çekersin belki ben yazılar yazarım. sonra biz hiç ayrılmayız.

Kasım 11, 2012

salep


gideyim yarın salep içeyim.
bir kar yağarken bir de salep içerken anakara'ya kızgınlığım geçiyor. 
ben bu şehirden nefret etmeye çalışsam da başaramayacağım belli. seviyorum işte la anakara seni. nabalım?

Kasım 08, 2012

17

tertemiz bir zihin, mis gibi kahveyle kitap okumaya özlemimdir!
...
şöyle doya doya okumalı ne varsa. hatta ne yoksa onu da okumalı: ülkeleri, şairleri, ağlamaları, hayalleri, çocukları, sokakları.. 

Kasım 06, 2012

psikolog1

ben dün psikologa gittim. oturduk konuştuk. notlar aldı hakkımda. beni tanımayan, bilmeyen biriyle konuşmak oldukça hafifleten bir şey. düşünsenize aranızda hiç bir ilişki yok, sana darılmaz, üzülmez ya da onu kıramazsın. üstüne olur olmaz hiçbir şeyi alınmaz. hatta birisine kendini anlatmak gibi bir çaba oluşturuyorsun, bir amacın oluyor 40 dakikalıkta olsa. neyse işte 15 günde bir gideceğim. konuşuruz. yani ben konuşurum o notlar alır. arada bir kaç teknik kullanılır belki bana, bende kpss bilgileri ile içimden tahmin ederim: beni konuşturmak için ne kullandı acaba?  diyerek, seansın içine eder gelirim :):):)
ne yalan söyleyeyim, imrendim psikolog ablaya. güzel meslek be. okudukları, öğrendikleri insanlar, kitapları, dersleri düşünmeyi gerektiren cinstendi en azından üniversite yıllarında. zaten günceli takip etmeye oldukça yatkın bir alan. bir dinamizm söz konusu sanki. insanın sevdiği işi yapması hakikaten şahane bir durum olsa gerek. aslında pek anlayamadım henüz psikolog abla için sevdiği işi mi yapıyor, hep istemiş miydi olduğu yerde olmayı? anlarım belki bir sonraki görüşmemizde. ama imrendim işte. konuşuyor ve yazıyor yaptığı iş doğrultusunda, ne daha ne olsun.

ah hayal kırıklıkları, hep başa bela olacaksınız değil mi?
öperim yanağınızdan.

Kasım 04, 2012

16

"sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara.
..."
C.S.

Kasım 01, 2012

adaptasyon

çok istemeyeceksin. çok hayal kurmayacaksın. baktın istiyorsun halen, durup durup hayal kuruyorsun; uzaklaşacaksın kendinden. mesela bir sahil kasabası düşlemeyeceksin, ya da dünyayı gezmek gibi bir isteğin olmayacak, mutlu olacağın işi yapmanın huzurunu düşünmeyeceksin, o çok sevdiğin sanatçının konserine gitmek isteğini de bir kenara koyacaksın.bırakacaksın kendini tekdüzeliğe, bir şeyler getirir elbette hayat sana. hiç adaletli olmadı zaten dünya, yine olmayacak. istemezsen verecek sana istemediklerini ve o vakit de neyi elde ettiğini anlamayacaksın.
çoğunluk, ben de sizdenim işte!