Ocak 31, 2012

Ocak 28, 2012

yağmur yağar

                        

28.01'e

ruhun şad olsun özdemir asaf...
...
"Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;
Ölüm, ben seni utanç ile titrerken gördüm."
                                                                      Ö.A.

Ocak 26, 2012

cemal süreya


ağrı kesici de fayda etmedi ki. başım delicesine ağrıyor bugün, çalışamadım ders. dedim ne iyi gelir bana? kahve yardım edebilirdi ve bir kaç tane de şiir almalıydım yanında. cemal süreya koşmamış mıydı nice zamanlar yardımıma, bugün de öyle oldu. 


"özgürlüğün geldiği gün
o gün ölmek yasak!"
                      C.S.

Ocak 25, 2012

sus-pus

bugün de anlıyorum ki, hayat hakikaten haksızlıklarla dolu. insanların hayallerini kırmak 3-5 tane adamın elinde. garip. aylarca beklet insanları "öğretmen ataması" için, yeterli sayıyı verme, sonra günlerce beklet ve branşlara adaletsizce bir dağılım uygula. tam da yakışanı yapıyorsunuz kendinize, devam edin (!)
benim sorguladığım, iyi insanlar ,küçükken bize öğretildiği gibi, cidden kazanacaklarsa neden kötü insanlar hep daha üst konumdalar? hatta o kadar üst de bir yerlerdeler ki, binlerce insanın hayallerini yerle bir edebiliyorlar. bize yanlış öğretilen diğer bir çok şey gibi, iyilerin kazanacağına dair söylemler de yanlıştı. iyiler ağlamak zorundaydı, iyiler kazanmak için de kaybetmek zorundaydı halbuki. ve bunun sebebi, kimsenin fikirlerini eleştirmemeleri, inançlarını sömürmemeleriydi. çelişkiler hayatın tam da ortasındaymış ve bizler büyüdükçe canımızı hep daha da yakarmış. 
önemsediklerimiz, yapmak istediklerimiz, hakkını verdiğimizi düşündüklerimiz, çabaladıklarımız bir kez de sorunsuzca getirsen yağmurları, olmaz mı? 
hiç parçası olmak istemediğim bir düzenin içinde kaybolma korkumun her gün artması hiç iyi değil, hem de hiç...

Ocak 22, 2012

cumartesi

bu cumartesi akşamı da geçen hafta ki gibi oldu. ben yine oturmuşum masanın başına, derse kaptırmışım kendimi, yine her yan bembeyaz oluvermiş. yine evde bir bayram havası; benim bayramım:) bu kez poşetimi kaptım, kuzenimi ayarttım, çıktık yokuşun başına. fiyuuuu diye kaydık. bir sürü hem de. 

acayip memleket anakara, daha dün canımı çok sıkmıştı, gitmek istemiştim; gidemeyeceğimi bile bile. bugün yine beni tavladı. önce meşrutiyet'i bir kez daha sevdim, sonra konur'u, otobüste sevgilimle yanyana oturacak yer bulduğumuz için sıhhıye'ye borçlandım. 

imge kitabevi de iyi ki var bu arada. yine kitap aldık. ileride kocaman bir kütüphanemiz olacak evimizde. 

dünyaya çok kızdığım anlarda kar yağan anakara'da yürürsem eğer iyi olabileceğime karar verdim. sorun değil, yürürken kestane şekeri de yerim. biraz da müzik dinlerim. ağzımdan buhar çıkarken soğuktan, ağlayabilirim ama dünyaya kafa tutabilirim sanırım.

gökyüzü gibi olsan ya hayat, bir cumartesi akşamı hayallerimi getirsene.

Ocak 20, 2012

iyidir

tüm dünyaya kızdığın anlarda, hafiften de ağlamaklıysan eğer kestane şekeri yemek, iyidir iyi.

Ocak 18, 2012

kişilik

kişilik.
ne acayip bir kelime. sanırım bana ait değil, ben de olmayan bir şey bu. ya da kimsenin bana yakıştıramadığı. insanlar sinirlenir, bağırırlar, hatta vurur kapıyı giderler. ama kimse bir şey demez ki, çünkü onun kişiliği oymuş, sinirlenince gözü bir şey görmezmiş. alttan almak gerekir tabi böyle olunca, onun kişiliği ödüllendirilmelidir. oysa ki ben kavga ederken dahi gözüm herşeyi görür, dikkat ederim, bağırmam çok, vurup kapıyı gitmem. ama hep ayıp ederim. hep karşı tarafı üzen ben olurum. çünkü onların kişiliği var, kişilikli insanlar üzülür. ama ben üzerim, hep. oysa ki bilmezler, ben hep daha çok üzüldüm. 

beni hep koruduklarını, düşündüklerini söyleyen insanların beni en çok üzenler olmalarını anlayamadım. beni anlayamamalarını hiç bir şeye yoramadım. bunu dile getirdim ama sanıyorum ki ciddiye alınmadım. bazen düşünüyorum eğer kapıları vurabilseydim, en ağır lafları edebilseydim sevdiklerime, bağırabilseydim o vakit beni kimse üzmek istemezdi. o zaman güçlü olurdum, oysa ki ben bunlar yerine içimde söyleyeceğim tonlarca cümle ağlamayı seçiyorum.

anakara böyle zamanlarda yanımda olmuyor, nedense en yanıbaşımda olması gereken vakitler de hiç beni sevemedi sokakları. anlamıyorum. neden sözleşmişçesine sevdiklerim bana karşı direniyor? ya da ben mi?

Ocak 15, 2012

karlı ödev gecesi

ödeve gömülmüşüm, odamın her yanı makale, kitap, kalem, su şişesi.. gözüm tamamlanmak üzere olan ödevimde, word dosyasını alabildiğince hırpalıyorum. ara ara kahve içiyorum, derken cama vuran 2-3 tane sesi; yağmur gibi, sanki? koşa koşa cama gidiyorum, gözlerim yorulmuş buğulu görüyorum ve seçemiyorum. gerisin geri oturuyorum ödevin başına. aradan 10 dakika geçiyor hemen hemen, bir daha bakıyorum camdan:

abo, bembeyaz olmuş ya her yan. ben ödev yaparken, anakara'da neler olmuş öyle?
delicesine seviniyorum, ödevimde az kaldı hani bitti, bitecek. üstüne bastıkça çıkan o güzelim kar sesini yarın anakara sokaklarında yankılatmaz mıyım ben şimdi, hem de dilimde bir kış şarkısı ile. ben çok mutlu oldum yahu:)

Ocak 11, 2012

....


günlerden bir gün tüm şarkılarına en önden eşlik edeceğim.

Ocak 10, 2012

kar'lı ödev günleri1

ne güzel kar yağıyor.
severim bu şehri orası ayrı ama kar yağdığında aşık oluyorum en baştan. en güzel anakara kar yağarken ki anakara. en güzel kahve de anakaraya kar yağarken içilen kahve, sek tabi ki :) 
lakin, en acı verense bu canım anakara'da sokaklara çıkıp yürümek yerine ödev yapmak zorunda olmak. penceremdeki karla yetiniyorum, talihsiz. 
çatılara, yollara bir de bereleri kar olan insanlara eşlik ediyorum, onlar bir haber yanlarında bir yabancı olduğundan.
şayet böylesine devam ederse gökyüzü beni cezbetmeye, ansızın isyan edip atabilirim kendimi sokaklara :)

Ah be anakara, sana kar nasıl da yakışıyor.

Ocak 06, 2012

ikilem

"sevgi ise sevişeceğiz seninle
kavga ise dövüşeceğiz seninle
ölümü de paylaştığımız yaşamda
ortaklaşa bölüşeceğiz seninle"
                                      Ö.A.

der.
hayallerime selam çakar, uyurum. 

Ocak 05, 2012

:

oysa ki, 
o,
benim sesim düşmüşken, sesini düzeltse,
ben,
telefonda konuşuyor olsak dahi, onun hangi gülümsemesini takındığını bilirdim ve o gülümsemesini içime çekip,  şu gergin, çekilmez ve uyuz ruh halimden bir anda sıyrılıveriridim
ve biz,
en güzel rüyaya uyurduk bu gece...

Ocak 04, 2012

kızılay'dan

tunalıya doğru yürümek, şimdi, buz gibi anakara'da. nasıl güzel gelirdi...

Ocak 01, 2012

eskiler alıyorum

eskiler alıyorum 
alıp yıldız yapıyorum 
musiki ruhun gıdasıdır 
musikiye bayılıyorum 
şiir yazıyorum 
şiir yazıp eskiler alıyorum 
eskiler verip musikiler alıyorum. 

bir de rakı şişesinde balık olsam

:):)

en güzel, en anlamlı 1 ocaktı. sevdiğim adamın annesiyle kelam ettim, kardeşini gördüm. heyecanlandım. bana bir sürü hediye almışlar, sevindim, mahcup oldum. pek güzeldi. daha nice güzel yıllarımıza, güzel mevsimlerimize.
seni seviyorum.